Eğer illaki birilerinin aşçısı olacaksak kendi kültürümüze ait olan “HAN, HAKAN, SULTAN VE PADİŞAHIN’ ın yani SARAY, KONAK, KASR, KÖŞK ‘ün aşçısı olmak ve o ünvan ile anılmak daha ONUR ve GURUR verici değilmi ? Avrupanın gercek yüzünü görüyorsunuz işte! Onlardan aldığınız ödüller ile övüneceğinize Türk dünyasındaki aşçıbaşı ‘ları bizler seçip ödüllendiremez ‘miyiz ? Dünyada sadece bize “HAS” organizasyonlar yapamaz ‘mıyız Türkiye ’de. Ama daha yarışmanın başından 1.,2.,ve 3. nün belli..
Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Kültürümüz ve kimliğimiz üzerine bir ışık tutma zamanı geldi. Niçin yabancı unvanlarla anılmayı tercih ediyoruz? "Master Royal Chef" gibi ifadelerle kendimizi neden bir kralın aşçısı olarak tanımlıyoruz ki bizim topraklarımızda krallık sistemi yok.
Eğer bir ünvan taşıyacaksak, bu, kültürümüze özgü "Han, Hakan, Sultan ve Padişah" gibi, saraylarımız, konaklarımız, kasırlarımız ve köşklerimiz için daha gurur verici olmaz mı? Avrupa'dan aldığımız ödüllerle övünmek yerine, kendi kültürümüzden gelen aşçıbaşlarını seçip, onları ödüllendiremeyiz mi? Türkiye'de, dünyaya özgü etkinlikler düzenleyerek, dürüstçe ve adil bir yarışmanın nasıl olacağını gösteremeyiz mi?
Türkiye aşçılık camiası olarak, "Türk Devletleri"nden gelen aşçılar arasında, yılın belli zamanlarında kendi "üstadan-ı matbah-ı has"ımızı seçme imkanına sahibiz. Mutfağımız ve unvanlarımızla dünya gündemine çıkmamız, uluslararası bir merak uyandırmamız mümkün. Neden hep başkalarını merak edelim ki? Aslımıza sahip çıkıp, kültürümüzü yeniden canlandırma ve geleceğe taşıma vakti.
Tüm Türk devletleri olarak birleşip, mutfaklarımızı ve kültürümüzü birbirine bağlayan çalışmalar, yarışmalar, ödül törenleri düzenleyebiliriz. Dünya çapında Türk ve Müslüman nüfusunun büyüklüğünü göz önünde bulundurduğumuzda, bu potansiyeli dikkate almak zorundayız. Türkiye dışında bu tür bir girişimi düşünen başka bir Türk devleti var mı? Umarım ilerleyen zamanlarda olur.
Amerika'nın ölçü birimleri ve unvanlarıyla kendi yolunu çizdiği gibi, biz de tarihimizde olduğu gibi kendi ölçü birimlerimizi ve unvanlarımızı kullanabiliriz. 650 yıl boyunca dünya bizim ölçü birimlerimizi kullandı; sadece son 70 yıldır biz onlarınkini kullanıyoruz. Neden bu kadar çabuk unuttuk ve adaptasyon gösterdik?
Kendi kültürümüze ve mutfak zenginliğimize uygun unvanlar kullanarak, mesleğimizde ve mutfak sanatlarımızda başarıyı yakalayabiliriz. "Üstadan-ı Matbah-ı Has" gibi geleneksel unvanlarımızı kullanarak, kendi kimliğimizle gurur duyalım.
Son on beş yıldır bazı aşçılar, makarna, burger, waffle ve pizza yaparak kendilerini Osmanlı ve Türk mutfağının aşçısı olarak tanımlıyor. Ancak, ürünlerimiz ve kullandığımız isimler, bizim kültürümüze özgü olmalı.
Camiamızın sorumlularına sesleniyorum; ne zaman kendi değerlerimiz adına gerçek bir adım atacağız? Katıldığımız yarışmalar ve etkinlikler kültürümüzle ne kadar uyumlu? Neden yabancı mutfaklara öykünmeye çalışıyoruz?
Meslektaşlarım, aynı gemideki kardeşleriz. Kıskançlık ve rekabet yerine, birlik ve beraberlik içinde, ülkemizin ve mutfağımızın değerlerini dünyaya tanıtmalıyız. Kendi tarihimiz, kültürümüz ve zenginliğimizle, dünya sahnesinde yerimizi almalıyız. Unutmayalım ki, geçmişini ve kültürünü bilmeyenler, geleceğe yön veremezler. Biz bizi yaşatmazsak, kim bizi yaşatır? Biz bizi geleceğe taşımazsak, kim bizi geleceğe taşır?
Dünya bir zamanlar bizi merak edip taklit ederken, neden biz onları taklit etmeye başladık? Kendi unvanlarımızı ve değerlerimizi kullanarak, kültürümüzü ve mutfağımızı yeniden dünya gündemine taşıyalım.
Saygılarımla, bizim sahip olduğumuz kültür, tarih ve zenginliğin kesinlikle buna değer olduğuna inanıyorum. Avrupa ve Amerika'nın üzerimizde uyguladığı toplum mühendisliğiyle unutturulan değerlerimizi yeniden hatırlatalım. Biz, biz olalım; kendi tarihimizle, kültürümüzle gurur duyalım ve bunları mesleki çalışmalarımızda ön plana çıkaralım.
Koord. Has Aşçıbaşı | Ahmet Özdemir | Osmanlı Mutfağı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi