Antik Roma yemek kültürünün ne kadar zengin olduğunu duymuşsunuzdur. Peki Antik Romalılar ne yiyordu, hiç merak ettiniz mi?
"Serap ILGIN"
Antik Roma, büyük ziyafetleriyle tanınır. Ancak sadece ultra elit kesimin verdiği ziyafetlere odaklanırsak Roma yemek kültürüyle ilgili pek çok şeyi kaçırabiliriz. Roma İmparatorluğu boyunca insanların beslenme alışkanlıkları büyük farklılıklar gösteriyordu.
Bunda eyaletlerin Roma öncesindeki mutfaklarını yeni ticaret ağlarından yararlanmak için uyarlamaları etkili oldu. Ayrıca yeni yerlerin ele geçirilmesi de Roma mutfağını çeşitlendirdi. Peki hiç Romalıların ne yediğini merak ettiniz mi? Gelin bu eşsiz yemekleri birlikte keşfedelim...
Antik Roma’yı araştıran arkeologlar ve tarihçiler bölgenin yemek kültürünün oldukça zengin olduğunu buldular. Bunu freskler, mozaikler gibi pek çok ipucu sayesinde anlamak mümkün...
Dönemin şairlerinin ve yazarlarının eserlerinde, tasvirlerde, kalıntılarda ve Roma metinlerinde bölgenin yemek kültürünün ne kadar gelişmiş olduğu anlaşılıyor. Örneğin Apicius adlı bir Latin yemek kitabında kümes hayvanları, deniz ürünleri, sebzeler ve diğer malzemelerle yapılan tarifler yer alıyor. Eğer siz de maceracı bir aşçıysanız Project Gutenberg sitesinde bu yemek kitaplarını keşfederek farklı tarifleri tadabilirsiniz.
Romalıların yemek saatleri günümüzdekine benziyordu ancak sosyal sınıflara göre yemekler değişebiliyordu. Özellikle akşam öğünlerine özel önem verilirdi...
Sabah öğünü “ientaculum” (kahvaltı), öğlen öğünü “prandium” (geç kahvaltı, lunch) ve en büyüğü ve sonuncusu akşam öğünü ise “cena” ismiyle bilinirdi. Bazıları özellikle işçi sınıfı, “vesperna” olarak bilinen bir akşam yemeği yiyorlardı.
Ancak her öğünde tüketilen yemekler sosyal sınıf ve ekonomik duruma göre değişiyordu. Yine de genel olarak peynir, ekmek ve meyve tüketiliyordu. Prandiumda yumurta ve sebze yiyorlardı. Günün en iyi yemekleri ise “cena” denilen akşam öğünü için yapılırdı. Üst sınıf mensupları bu yemekleri triclinium denilen yemek odalarında koltuklarında uzanarak yerlerdi. Zengin hanelerin ziyafetlerini şefleri hazırlıyordu.
Ayrıca sosyalleşmek yemeğin önemli bir parçasıydı. Dolayısıyla Antik Yunan’ın aksine, saygın kadınlar Roma ziyafetlerinde erkeklerle kaynaşırdı.
Antik Roma’da yemek yemenin bir adabı vardı. Evde yemenin dışında dışarıda yemek yenebilecek mekanlar da bulunuyordu...
Antik Roma’da yemek yerken görgü kuralları bağlama göre değişirdi. Üst sınıflarda ev halkı bir masanın etrafında toplanır ve özel sedirlere yaslanarak yemek yerlerdi. Genel olarak kendilerini sol dirseklerine dayayarak yemek yerlerdi.
Yemek servis ederken çatal kullanılırdı. Kadeh kaldırma ise gümüş, kil veya camdan yapılmış çift kulplu kaplarla yapılırdı. Şarap her konuğun damak tadına göre tatlandırılırdı. Yemeklerde dans, müzik ve eğlence eksik olmazdı. Zengin ev sahipleri, misafirlerini muhteşem yemekler ve keyifli bir arkadaşlıkla etkilemek isterlerdi. Bu yüzden çoğu zaman masraftan kaçmazlardı.
Evde yemeğin yanı sıra dışarıda da yemek yenecek yerler vardı. Tavernalar, hanlar ve pazar tezgahları, içeride veya dışarıda yemek için hazır yemekler üretirlerdi. Ancak bu tip yerlerde yemek yemek daha çok düşük sınıfların yaptığı bir faaliyetti. Seks işçileri genellikle halka açık yemek işletmelerinde bulunabildiğinden, bu yerler daha zengin Romalılar’ın görüşüne göre kötü bir üne sahipti. Ayrıca çalışan kesim daha varlıklı hanelerin devasa mutfaklarından ve şeflerinden yoksundu.
Peki genel olarak Antik Romalılar ne yerlerdi?
Eski Romalılar deniz ürünleri, kümes hayvanları ve kırmızı et yerlerdi. En fakir Romalıların çoğu yalnızca ara sıra indirime giren ürünleri satın alabiliyordu ancak zenginler seçim yapmakta zorlanacak kadar rahatlardı. Ayrıca peynir, tahıllar, ekmek, çeşitli sebze ve meyveler ile şarap da Antik Roma yemek kültürünü belirten yiyeceklerdi.
Antik Roma et yemekleri
En çok domuz eti, koyun eti, ördek ve kaz eti yenirdi ancak tavşan, yaban tavşanı ve yaban domuzu gibi yaban hayvanları da yenirdi. Keklik, sülün gibi hayvanların da yemekleri yapılırdı. Et tuzlanabilir, kurutulabilir veya saklamak için başka bir şekilde korunabilirdi. İstiridye, kerevit ve yengeçler mevcut deniz ürünleri arasında yer alıyordu. “Garum” olarak bilinen bir balık sosu da popüler olarak kullanılan bir tatlandırıcıydı.
Antik Roma’daki et yemekleri, zenginlik ve sosyal sınıfın abartılı gösterileri olarak gösterilebilir. Zira yasak olmasına rağmen nadir tüketilen etler, zenginler tarafından ziyafet sofralarında tüketilirdi. En zengin Romalılar misafirlerini tavus kuşu, devekuşu ve dişi domuz memesi gibi egzotik veya nadir etlerle etkilemek için imparatorluğun geniş bölgelerini kullanırlardı. Bu ise sosyal hiyerarşileri veya ahlaki normları sağlamak için tüketimi düzenleyen yasalara göre bile yasaktı. Örneğin fındık fareleri bu yasalara göre yasaktı.
Antik Roma süt ürünleri
Peynir de Antik Roma’nın temel besin maddelerinden biriydi. Süte göre rafta durmaya daha dayanıklı ve taşınabilir olduğu için İmparotorluk peynirin satın alınabilir bir ürün olmasını sağlamak amacıyla zaman zaman fiyatlarını iyileştirirdi. Keçi ve koyun sütü peynirleri peynir mayası ile yapılırken, kuzey illerinde inek sütü de kullanılıyordu. Öyle ki, Antik Roma’nın peynir tariflerinin çoğu bugün hala kullanılıyor.
Antik Roma’da tahıl ürünleri ve ekmek
Uzmanlar, tahılların ve baklagillerin ortalama Roma beslenme düzeninin yüzde 70’ini veya daha fazlasını oluşturduğunu öne sürüyor. İmparatorluğun uzak bölgelerinde buğday, arpa, darı ve yulaf gibi pek çok tahıl ürünü yetiştirilebiliyordu. Bu tahıllardan Romalılar, imparatorluğun sıradan insanları arasında sıklıkla yenen yulaf lapasını (puls) yaparlardı. Tahıllardan kekler ve krepler de yaparlardı ve bunları peynir veya meyve ile servis ederlerdi.
Tüm bunların yanında tahıllardan elde edilen ürünler arasında ekmek önemli yer tutuyordu. Kentliler profesyonel fırıncılardan büyük miktarlarda ekmek satın alırdı. Arpa veya gernikten yapılan daha koyu ve kaba somunlar daha ekonomikti. Bütçesi fazla olanlar ise daha ince, beyaz unlu somun satın alabiliyordu. Daha zengin vatandaşlar ayrıca süt, yumurta veya tereyağı ile zenginleştirilmiş ekmekler alabilirlerdi.
Söz konusu Antik Roma ekmeği olunca büyük bir tanesinin MS 79’da Pompei’deki yanardağ patlamasından sağ çıktığını da ekleyelim. Patlamada her yer küle döndü ancak bu geçici, gündelik yiyecek 2 bin yıldır korundu!
Antik Roma meyve ve sebzeleri
Eski Romalılar çok sayıda taze ve kurutulmuş meyve yerdi: elma, armut, limon, ayva, üzüm, nar… Günümüz İran’ından ithal edilen şeftaliler, şimdiki Türkiye’den gelen kirazlar ve Suriye’den gelen eriklerin hepsi yerel ürün repertuarını zenginleştirdi. Anadolu’dan gelen incirler de popülerdi. Bu meyvelerin bal, krema veya peynirle birlikte tüketildiği görülürdü. Ancak Antik Roma’da en kritik meyve, zeytindi. Zeytin, bütün olarak yenebiliyor ya da zeytinyağı elde etmek için presleniyordu.
Roma’da sebze seçenekleri de çok genişti: lahana, otlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuşkonmaz, mantar, soğan, turp, pırasa, kereviz, salatalık, enginar, sarımsak… Sebzeler pişirilerek, salata içinde ya da salamura edilerek tüketilebiliyordu. Bakliyatlar ise Roma beslenme düzenlerinin bir diğer önemli bileşeniydi.
Romalılar, toprak verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için ürün rotasyon sistemlerinde bezelye, fasulye ve mercimek yetiştirdiler. Alt sınıf vatandaşların beslenme alışkanlıklarının öne çıkan bir parçası olan sebzeler, genellikle üst sınıfların ziyafetlerinde başlangıç yemeği olarak tercih ediliyordu.
Antik Romalılar ne içerdi?
Romalılar içecek olarak daha çok “posca“yı tercih ediyordu. Sudan daha sağlıklı olduğu bilinen posca, şaraptan gelen sirke ile suyun karıştırılmasıyla elde edilirdi. Bu eski sirke içkisini denemek isterseniz, Pass the Garum web sitesindeki bazı modern tariflere göz atabilirsiniz.
Romalılar geleneksel olarak birayı barbarların içeceği olarak görüp küçümsüyorlardı. Ancak yine de imparatorluğun eyaletlerinde bira mayalama gelenekleri vardı. Roma, İngiltere’yi ve Mısır’ı almadan önce bu bölgelerde bira mayalanırdı ancak Romalılar genel olarak şarap tercih ederdi. Tabii kimi zaman uzak diyarlarda görev yapan Romalı yetkililer kendilerini yerel biraların insafına bırakabiliyordu.
Antik Roma şarapları
Eski Romalılar şaraba olan aşklarıyla tanınırlardı, alt sınıflar bile şarap içerdi. Üzüm bağlarında yetiştirilen üzümler, balmumu ile kaplanmış toprak kaplarda eziliyor ve fermente ediliyordu. Şaraplar “amfora” denen iki ucu kulplu testilerde taşınıyordu. Bu testiler, büyüklüklerine göre farklı ağırlıklarda şarapları taşıyabilirdi.
Bazı amforalar, şarap tanrısı Dionysos’u (Bacchus olarak da bilinir) içeren tasarımlar veya kabartmalarla süslenebiliyordu. Tıpkı bugün şarapların farklı çeşitlerinin tercih edilebilir olması gibi o dönemde de uzmanlar farklı bölgelerden gelen şarabın itibarını ve çeşitlerini biliyordu.
Antik Roma’da şarap, “scyphus” olarak bilinen bardaklarda içilirdi. Günümüzün aksine, eski Romalılar genellikle seyreltilmiş veya aromalı şarap içiyorlardı. Ancak Roma şarabının tadı ve alkol içeriği günümüzdekinden daha güçlüydü, bu nedenle alkolü suyla keserlerdi. Özellikle tatlı beyaz şaraplar popülerdi.
Şarapları tatlandırmak için pelin otu, mersin meyveleri, incir, güller, kuşkonmaz, maydanoz, turp, defne, ardıç, Çin tarçını, tarçın ve safran gibi bitkiler kullanılıyordu. Kaynak:listelist.com