Bu yabancı gıda markalarının bu camiayı bir keriz yerine koyarak oynadığı oyunlardan sadece biri… Bu oyun sadece biz aşçılar üzerinde değil bir de gurmeler bölümü var, satılık şefler, satılık gurmeler… yazının devamında ne diyorsam aynı şey gastronomi adı altında yazı yazan bazı gurmeler içinde geçerlidir. Beyefendi üniversite bitirmiş, bir baltaya sap olamamış, okuduğu üniversite aşçılıkla ilgili de değil. 27 yaşında aşçı olmaya karar vermiş. 3 sene sonrada Türkiye’nin en ileri gelen meşhur..
Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir; Osmanlı Ve Türk Mutfağının Tanıtımı Hakkında “Umman” dan Takipçileri İle Canlı Yayında Sohbet Etti...
Geleneksel Türk mutfağı ve Akdeniz mutfağından nefis yemekleri ile bilinen Örnek Türk Şefi, “Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir” in “Umman” dan sosyal ağında takipçilerine yapmış olduğu “Osmanlı ve Türk Mutfağı” hakkındaki canlı yayın sohbet videosunu Türk Aşçı Haberleri olarak sizler için derledik.
Osmanlı saray mutfağında ve yöresel mutfaklarımızda da çalışmaları ile bilinen ünlü Şef Osmanlı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi Koord. Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir’e mutfağımıza vermiş olduğu destek ve ilgili araştırmaları için teşekkür eder, profesyonel kariyerinde ve hayatında başarılar dileriz.
Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir konuşmasında; Bu yabancı gıda markalarının bu camiayı bir keriz yerine koyarak oynadığı oyunlardan sadece biri… Bu oyun sadece biz aşçılar üzerinde değil bir de gurmeler bölümü var, satılık şefler, satılık gurmeler… yazının devamında ne diyorsam aynı şey gastronomi adı altında yazı yazan bazı gurmeler içinde geçerlidir. Diyor...
Has Aşçıbaşı Mutfağımızdaki bazı şefler için açıklamasında;
Beyefendi üniversite bitirmiş, bir baltaya sap olamamış, okuduğu üniversite aşçılıkla ilgili de değil. 27 yaşında aşçı olmaya karar vermiş. 3 sene sonrada Türkiye’nin en ileri gelen meşhur ünlü şefi olmuş. Yetmedi Türk mutfağının en iyi şefi olmuş, yetmedi, geleneksel mutfağımızın ve yöresel mutfaklarımızın en iyi örnek şefi olmuş, yetmedi Osmanlı ve Türk mutfağında en iyi şef olmuş….
Arkasında kim var? ne kadar Yabancı gıda markası varsa hepsi arkasında. Basıyorlar parayı televizyonlara, kitabevlerine, yazılı ve görsel basına tabiri caizse 10 dakikada kimi isterlerse Türkiye’de ünlü yapıyorlar. Bu işler böyle yürüyor. Önce Türkiye’nin en ünlü şefi yapacakları şef adayı ile bir anlaşma yapıyorlar. Sonrada ona ne isterlerse söyletiyorlar ne isterlerse yazıyorlar altını imzalatıyorlar, hangi kanala çıkartacaklarsa önce eline yazılı metin verip rolünü ezberlettiriyorlar.
Çünkü artık o şef diye adlandırdıkları kişi onların malı onlar ne isterse onu yapmak mecburiyetinde. Verdikleri paralarda çok büyük paralar değil bilginiz olsun. Kitabındaki yemek tariflerin de de zaten "...." marka yağ, "...." marka baharat, "...." marka sos, "...." marka tereyağı, "...." marka dondurulmuş besinler, "...." marka sirke, "...." marka köfte harcı ile ilgili yabancı ve Yahudi gıda markaları ile yabancı menşeli marketler…. Allıyorlar pulluyorlar cilalıyorlar kamuoyuna sunuyorlar…
Çıraklık yapmadan, kalfalık yapmadan, ustalık yapmadan, direk şef…. Hem de ünlü şef hem de uluslararası ünlü şef… Yerseniz ama yiyenler çok. dedi…
Koord. Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir camiamızdaki yanlışlıklar hakkında konuşmasının devamında;
Camiamızın önde gelenlerine söylüyorum… Bu Mudur yani bilgelik!
Bu kadar mutfağı 3-5 yılda öğrenerek Türkiye’ye ve Türk mutfağı dünyasına örnek olmak, olabilmek…. Siz bu camiayı spastik özürlümü sanıyorsunuz? Gerçi içimizde bunların şakşakçıları var. Hem de Türkçe kurduğu cümleye “chef” im diyerek yazan özenti sahibi makarnacı ve dünya mutfağı diye uydurdukları bir yalanın peşinden halen ısrarla giden bir grup.
Şimdi bazı gurmeler de son günlerde diyorlar ki Türk mutfağı dünyada neden tanınmıyor? Bunun çözümünü nasıl sağlarız?
Yahu hiç utanmaları da yok, yüzleri de kızarmıyor, insan bir geçmişine son 5-6 yılda yazdığı yazılara, iddialarına bir bakar da utanır biraz. Şimdi ben bu kalemleri ve beyinleri satılık gurme ve kalemleri ve beyinleri satılık şeflere diyorum ki;
-zaten memleketimizde gurmelik avare ve işi gücü olmayan insanların bir sınıf atlama aracı haline gelmiş durumda… Bunlardan bazıları çok çok iyi pişmiş steak ister ve yumuşak olsun der! Fatih donemi yemek tariflerinde domates vardır… Risotto pirinci ile yaptıkları saray mutfağından vişneli yaprak sarmaları vardır. Daha neler…
-siz İtalya’daki pizzacıların yedi göbek çıraklarını yazacağınıza bizim etli ekmeğimizi, lahmacunumuzu, yöresel pidelerimizi ve ustalarını araştırıp yazsaydınız … Yazdınızmı?
-siz yabancı mutfakları ve ürünlerini yazacağınıza kendi yöresel, bölgesel, Türk mutfak kültürü ve Osmanlı yemek kültürünü ve özelliklerini araştırıp 10 sene önce etrafınızı aydınlatsaydınız dünyada da mutfağımız çok daha iyi yerlerde olurdu…
siz geçmişteki yazılarınızda Fransız’ın peynirlerini, mantarını, şarabını, yazacağınıza memleketimizin peynirlerini, mantarlarını ve Osmanlı döneminde “kanuni sultan Süleyman” tokat ‘tan İtalya ve Fransa’ya ihraç edilen şaraplarını yazsaydınız yiyecek ve içecek kültürümüzün esasında Avrupa’dan çok daha zengin olduğunu görürdük, görürlerdi, görürdünüz...
İnsanlar fakirlik içinde zenginlik ararken sizler zengin mutfak kültürümüzün için kendinizi fakirleştirmediniz mi !!! simdi mutfağımızı dünyaya nasıl tanıtırız diye yalandan çırpınıyorsunuz…
“Kanunnamelerde şarabın gümrük harçları var -- ala cinsten fıçı başına 600 akçe (devletin aldığı 60 akçe) o dönemde tokatta kara gümrüğü vardır. Yerliden %3 yabancıdan %4 yabancı ülkeye de ihracattan %10 vergi alınıyor. Hatta tüccarlar vergiden kaçmak için bir kısmı gümrük binasına taşınıyor. Ama devlet hallediyor konuyu.”
-Siz Belçika’nın firit’ini yazacağınıza Hollanda’nın sosunu yazacağınıza yöresel mutfaklarımızın ürünlerini asırların lezzet yelpazemizi, mutfağımızın füzyon zenginliğini yazsaydınız sokak lezzetlerimizi daha düne kadar dikkate almazken bu günkü gibi gündeme taşıyorduk. Bizim kültürel lezzet miraslarımız olduğunu belirtseydiniz olmaz mıydı? Evet hatırlıyorum o günleri… Avrupa’yı yazmak sosyetelik, medeni olmak ve ilericilik idi. Kendi kültürümüzü yazsaydınız gerici ve yobaz olurdunuz değil mi?
Ülke mutfağımızdan bile bahsederken yabancı şefleri yazdınız…. Şimdi de dönüp dolaştınız son yılların gelişen siyasetini ‘de dikkate alarak biraz da “mecburen” diyorsunuz ki biz bu mutfağı dünyaya nasıl tanıtırız…" Günaydın, hor gurmeler, günaydın popüler ama cahil hor şefler…
- Yahu siz daha 5-6 sene öncesine kadar gastronomi ile ilgili yazılarınızda ilgili gurme ve şeflere soruyorum Yabancı mutfakları, yabancı yemekleri, yabancı gıda markalarını, Fransız ve italyan soslarını dilinden düşürmeyen sizler hangi yazınızda bizim kültürümüze yer verdiniz, Yasatmaya çalıştınız? savundunuz? Şimdi çıkmışsınız ortaya diyorsunuz mutfağımızı nasıl tanıtırız? Sosyete şefleri, sosyete gurmeleri… samimi değilsiniz!!!
Güzel gelişme ama biraz geç kalmadınız mı? Bu mutfağın kadayıfı, tandırı, pideleri, sokak lezzetleri biraz değil bir hayli kırgın sizler baylar bayanlar, hor gurmeler hor şefler… Samimi değilsiniz halen Show yapıyorsunuz…
Füzyon mutfak, moleküler mutfak, dünya mutfağı vs. vs. diye diye hor gurme ve hor şefler olarak yazılarından ve menülerinden eksik etmeyerek mesleki camiamıza dayatmaya çalışan, 2 tane uydurma ve sallama makarna yaptı diye, cımbızla da onun üzerine nane yaprağı koydu diye, 32 cm ‘lik tabağa kırmızıya boyanmış sadece bir haşlanmış yumurta koyarak sizleri keriz yerine koyan yabancı şefleri hor gurmeler olarak ayakta alkışlayan ve “ne güzel sunum” diye yere göğe yazılarınız ile sığdıramadığınız Yabancı gıda markalarının hayranı ve ülke mutfağımdaki sözcüleri sizler aynaya bakin aynaya…
Hiç utanmanızda yok!!! Türk mutfağı dünyada neden tanınmıyor? diye soruyorsunuz!!! Ne çabuk unuttunuz daha düne kadarki yazılarınızı ve sunumlarınızı? Siz o yazılarınızdaki yabancı hayranlığının % 20 sini mutfak değerlerimize ve bu ülkenin şeflerine gösterseydiniz mutfağımız dünyada çok daha iyi bir yerde olurdu…
Gerçek Türk mutfağının şefleri kırgın sizlere. Mutfağımızın temel direklerinden Esnaf lokantalarımız, çorbacılarımız, kokoreçilerimiz, nohut pilavcılarımız, midye tavacılarımız, dönercilerimiz, balık ekmekçilerimiz, kırgın sizlere… Ama yine de zararın neresinden dönerseniz kârdır. İnşallah bugünden sonra Avrupa mutfaklarını ballandıra ballandıra yalandan yazacağınıza kendi mutfağımızdan değerlere gerçekte inanarak yer verir ve hatta sadece Türkçe değil, yabancı dillerde de makalelerini, köşe yazılarını yazarak özentilerinizden de kurtulmuş olursunuz.
Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir Son Olarak ise;
Bu Yabancı Dillerde Yazacağınız Makaleleriniz Geleneksel Türk Mutfağı Osmanlı Saray Mutfağı, Yöresel Mutfaklar, Osmanlı Yemek Kültürü, Osmanlı Ve Türk Mutfağına da Gecikmelide Olsa Dünyadaki Tanıtımına Biraz da Olsa Faydanız Olur… Dedi.
Osmanlı saray mutfağında ve yöresel mutfaklarımızda da çalışmaları ile bilinen ünlü Şef Osmanlı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi Koord. Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir’e mutfağımıza vermiş olduğu destek ve ilgili araştırmaları için teşekkür eder, profesyonel kariyerinde ve hayatında başarılar dileriz.
Kaynak: Türk aşçı haberleri