Belçika, Brüksel’de yapılan tüm Avrupa’nın ve ilgili devlet görevlilerinin de katıldığı Türkiye & Belçika kültür festivalinde servis ve mutfak organizasyonlarını yaptıktan sonra, dünyada ilk kez bir Has aşçıbaşı olarak kişisel resim sergisi açmanın ve bu şekilde sanat dünyasında da kayıtlara geçmenin mutluluğunu yaşıyorum. Türk aşçıbaşılarının sosyal ve kültürel olarak kendilerini yetiştiklerini perçinleyen bir Türk Has aşçıbaşı olarak misafirlerimin damak tadına hitap ettikten sonra göz...
*** Belçika, Brüksel’de yapılan tüm Avrupa’nın ve ilgili devlet görevlilerinin de katıldığı Türkiye & Belçika kültür festivalinde servis ve mutfak organizasyonlarını yaptıktan sonra, dünyada ilk kez bir Has aşçıbaşı olarak kişisel resim sergisi açmanın ve bu şekilde sanat dünyasında da kayıtlara geçmenin mutluluğunu yaşıyorum.
*** Türk aşçıbaşılarının sosyal ve kültürel olarak kendilerini yetiştiklerini perçinleyen bir Türk Has aşçıbaşı olarak misafirlerimin damak tadına hitap ettikten sonra göz zevkine de ikinci bir sanatım olan ressamlık ile hitap etmenin, profesyonellikten ve insanlara faydalı olabilmek duygusundan kaynaklandığını belirtmek isterim. Ayrıca yağlıboya tablolarımın konusu da mesleğim ile bütünlesen yemek resimlerinin olması sanat dünyasında konuyu daha da ilginç hale getiriyor.
*** Ama en ilginç olanı Avrupa’nın merkezinde dünyada ilk kez bir aşçıbaşı tarafından yapılan böyle bir çalışmaya bir Türk şefin imza atmasıdır... ilgili Flaman gazeteleri ve televizyonları böyle diyor.
*** Limburg valisi Sn. Erman Reynders'e bir Türk Has Aşçıbaşısı olarak damak tadına yemeklerimle hitap ettikten sonra göz zevkine de yaptığım Yağlıboya Tablomu hediye ettim. 30 yil sonra geleceğin has aşçıbaşıları; çıraklarımıza , kalfalarımıza ve mutfağımızı temsil edecek birilerine manevi bir miras bıraktım. Belki simdi meslektaşlarımız tarafında anlaşılmayabilir bu davranış. Ama 30-40 yıl sonra mutfağımızın temsilcileri için emsal değeri taşıyan ve örnek gösterilecek övünülecek bir nokta olduğunu biliyorum... Türk şefleri artık sosyal ve kültürel acıdan yaptıkları ile dünyaya örnek şeflerdir.
*** Türk mutfağı ve aşçıları artık dünyada hakkettiği yere gelmeye başlamışlardır. Kendi kimliğimize yakışan çalışmalarla, yemeklerimizin isimlerini Türkçe koyarak, kimliğimizden ve mutfağımızdan gururla onurla göğsümüzü gere bahsetmenin zamanı gelmiştir hatta geçiyor bile. Onurlanmamız gereken dünyanın en zengin mutfaklarından biridir. Türk mutfağının saygıdeğer aşçılarını başka mutfaklara boy göstermeye çalışmak yerine öncelikte mutfağımızın zenginliğinin farkında varmaya davet ediyorum.
*** Ben Osmanlı ve Türk mutfağının bir aşçıbaşı’ si olarak bu tarihten itibaren üniformamın göğsünde yazan “Exc. Chef” unvanımı da Has Aşçıbaşı Ahmet Özdemir olarak değiştirdim. Eski unvanımı bundan sonra köse yazlarımda ve makalelerimde, elbisemde bile kullanmayacağım. Tüm meslektaşlarıma da tavsiyem eğer biz Türk aşçıbaşıları isek bize has Türkçe unvanımızla anılalım ama gerektiğinde ingilizce olarak ta Türk yemeklerini anlatacak kadar bilgili olalım... Ülke mutfağımızın adını, coğrafyamızın zenginliklerini, lezzet farklılığını, kültürümüzü, tarihimizi, tanıtımda önceliklerimiz arasına alalım.
http://www.gundem.be/haberler/belcika/ahmet-ozdemir-ascilik-bir-sanattir/
Profesyonel mutfaklarda aşağıdaki kaynak olarak gördüğüm diğer yazıları 'da okumak isteyebilirsiniz...