Camiamızda bazı sosyete aşçıları Avrupa ülkelerindeki ilgili bir kaç kurumdan ödül alabilmek için yapmadıkları şaklabanlık kalmadığı gibi bir Türk aşçısı olduklarını da unutarak kendi mutfaklarını da ayakları altına alıyorlar ! Hatta gerçekten kendi mutfağını birinci planda tutan bilinçli Türk aşçılarımızı da RENCİDE ediyorlar. Siz sanıyor musunuz –ki İlk "Dünya Güzeli" Türk kızı: Keriman Halis Ece çok güzel olduğu için DÜNYA BİRİNCİSİ seçildi ? Sanıyorlar ki İlgili Hristiyan ve haçlı..
Lawrens’ ların Ülke Mutfağımızdaki Ağlara Bağladıkları Hain KEKLİK ‘lersiniz !!!
Bazı sorumluluklarından dolayı HAKLI düşüncelerini yüksek ses ile dile getiremeyen kardeşlerim var camiamızda. İşte O saygıdeğer meslektaşlarımın düşüncelerini dile getirmek “ŞAHSIM” için bir onurdur.
Çünkü duyduğum kadarı ile bazı federasyon ve dernek başkanları işlerine gelmeyen konularda konuşanların, yazı yazanların, kendilerine muhalefet edenlerin patronlarını arayarak işlerine son verdiriyorlar ve kendi adamlarını oraya işe başlatıyorlarmış! Benim için böyle bir şey yapamayacaklarına göre daha sonra başka bir kardeşimizin “canı yanmasın” diyorum.
Camiamızda bazı sosyete aşçıları Avrupa ülkelerindeki ilgili bir kaç kurumdan ödül alabilmek için yapmadıkları şaklabanlık kalmadığı gibi bir Türk aşçısı olduklarını da unutarak kendi mutfaklarını da ayakları altına alıyorlar! Hatta gerçekten kendi mutfağını birinci planda tutan bilinçli Türk aşçılarımızı da RENCİDE ediyorlar.
Siz sanıyor musunuz –ki İlk "Dünya Güzeli" Türk kızı: Keriman Halis Ece çok güzel olduğu için DÜNYA BİRİNCİSİ seçildi?
Sanıyorlar ki İlgili Hristiyan ve haçlı AŞÇI kulüpleri (aynı Avrupa birliği benzeri) onlara ödül verecekler. Ham hayal peşinde koşmak ve başarmak arzusu ile kendi mutfaklarını ayaklar altına alan bu özenti peşinde koşan mutfak fakirleri, zırcahilleri karşılıklı iki dağın zirvelerindeki ağanın iki davulcusu ve yine davul sesine sevdası yüzünden sahibini yani ağayı terk ederek iki dağ arasındaki vadi’ de bir o davul sesine bir bu davul sesine doğru koşan ağanın kopeği gibi eninde sonunda iki dağın ortasında çatlayacaklardır. Sen seni bilmezsen hiç kimseyi öğrenemezsin!
Amerikan yada Avrupa yapımı filmlerde Siz Afganistan da, Vietnam ’da, Küba ’da Rusya ’da, Pakistan ’da binlerce kayıp vermelerine ve savaşları da kaybetmelerine rağmen bu filmlerde bunların yenilgisini gördünüz mü? Bu filmlerde siz hiç sakallarının içinde böcek yasayan, dişleri olmadığı için peltek konuşan ve yine bu filmlerde 1 haftadır üzerinden çıkaramadığı zırhı yüzünden zırhının içine “kaka” sini yapmış şövalye gördünüz mü? Göremezsiniz de çünkü bunlar gerçek! Gerçekte 1,66 cm lik LAWRENS’ i filmlerde 1.88’lik kişilere oynatmadılar mı bunlar?
Unutmayınız-ki yazımda BAHSETTİGİM o ödülleri alırsanız o KONULARI kabul ettiğinizi ben ve vesilem ile bu yazıyı okuyan her “MESLEKTAŞIM” bilecektir…
Yine Unutmayınız-ki; İlk "Dünya Güzeli" Türk kızı: Keriman Halis Ece Anadolu ve İslam kültürünün yok edilmesi amacı ile Hristiyan haçlı kulüplerinin Türk halkına kuracağı tuzakların ilkidir. Amaç özendirmektir. Asil ahlakimizin içine konmuş bir beğenme ve beğendirme cabasıdır. Sadece 1 kadınımız in onların jürileri önünde soyunduğu için o kadar çok mutlu olmuşlardır-ki bunu kelimeler ile izahat edemem.
Dostlarım, sevgili meslektaşlarım sözüme kulak verin lütfen. Solcu değilim, ama düşüncenin her türüne saygı duyarım beğenirim yada beğenmem o bana kalmış bir şey . Çok beğendiğim bir sözü aktarıyorum size;
Fidel CASTRO diyor- ki "EĞER DÜŞMANIN SANA ÖDÜL VERİYORSA SENDE BİR PUŞTLUK VAR DEMEKTİR." Yahu bu bahsettiğim ülkelerin benim canım memleketimin hangi değerine faydası olmuş ki size faydası olacak bir de ödüllendirecek? Bunun olabileceğine inananın AKLINDAN şüphe ederim.
Menülerinize bu soysuzların dilinde yemek isimleri koymayınız, kendi mutfak kültürümüze ve mutfağımıza ait yemeklerin isimlerine değiştirerek bu yabancı ülkelerim mutfaklarına kazandırmayınız.
Konunun detayını ana temada isin özeti olarak ilk okul çocuklarının bile anlayabileceği bir açıklık ile toparlayarak ve de bir Türk has aşçıbaşısı olarak şahsen Dünyada Türk Mutfağı Tanıtımları yapmaya çalışan ve de Osmanlı ve Türk mutfağı dünya gönül elçisi olarak diyorum ki;
Bu kulüplerden biri bana da ödül vereceklerdi bu yılın başında Cenevre’de iken kalktılar Almanya’ dan yanıma geldiler, görüştük. Dedim ki kendi kendime bakalım ardından ne çıkacak? Bunlar beni boşuna seçmez niye ve neden?
Mutfaklarınızda ve menülerinizde domuz, beykın, sosis, kirismıs menü, salam, jambon, domuz pirzolası, ilgili ülke mutfaklarının market raflarındaki hazır sosları kullanıyor musunuz, Hristiyan kültürüne yakın mısınız? ilgili ülke mutfaklarının menfaatlerini koruyup kendi mutfağınızdan üstün tutuyorsunuz? kendilerine ait olduğunu bildikleri bizim kültürümüzden ve mutfağımızdan çaldıkları yemekler, kendi kültürlerine ait yemek isimleri olmadığı surece sizlere ödül vermezler !!!!
Ama birkaç tane de şartları vardı, Yukarıdaki belirttiğim türden özel şartlar….
Şartları dinleyip tereddüt ile emin olduğum ama yine de kesin olarak emin olabilmek için ödülünüz un resmini bir görebilir miyim? Diye sordum. Tabi ki dediler ve cam muhafazanın içinde bana verecekleri ödülü getirdiler. Ama bu ödül öyle basit bir ödül değil. Dünyaca unlu, onlara göre emsal değeri olmayan bir onur. Ödülün üzerinde koskocaman bir hac işareti var. Çok net bir şekilde önüme konulan şartlar ile işareti bir araya getirip düşündüğüm zaman çok net bir şekilde kararlılıkla;
Kusura bakmayın ben bu ödülü alamam! Dedim. Niçin diye şaşkınlıkla sordular.
Bir Türk has aşçıbaşıyım. Elhamdülillah Müslümanım. Uluslararası ciddi çalışmalar yapan ve mesleki kariyerimde camiamın takdir ettiği bir yerdeyim. Ben bu hacı boynuma taktiğim anda geçmişime, geleceğime, mutfağıma, inancıma ihanet etmiş ve sizden birisi olmuş sayılırım. Layık gördüğünüz için teşekkür etmem, çalışmalarınız da başarılar da dilemem. Diyerek reddettim.
Şimdi diyorum ki saygıdeğer, sanayi lokantasından tutunda, ülkemdeki en popüler hotelin, en lüks,
En Başarılı Restoran aşçılarına meslektaşlarıma, biz olalım, bir olalım, bizimki diyelim. Avrupa bize ödül verse ne olur vermese ne olur… biz olamadıktan sonra biz bir olamadıktan sonra, biz kendimizinkini bilmedikten, yapmadıktan, yapamadıktan sonra, ödülünüz olsa ne olur olmasa ne olur…
Türk Mutfağını Dünyaya Tanıtma Çabalarımızdan Uzak, Ey Ülkemdeki Mutfak Camiasına Ait Federasyon Ve Dernek Temsilcileri,
Gastronomide’ki Haçlı Seferlerinden Galip Çıkmaya Ne Dersiniz?
Bu yabancı ülkelerin ülkemizdeki market raflarında tozlanan hazır soslarını, yemeklerini, yağlarını, sirkelerini, her turlu gıda ürünlerini, özel karışım baharatların, mutfak gereçlerinin ülkemde tanıtımını yapmayınız. Sizlere yakışmıyor. Siz bu memleketin mutfağının savunucularısınız, koruyucularısınız. Sizleri bu camia bunun için seçti.
Sözüm muhatabınadır herkes kendini de etrafını da çok iyi bilir.
Bu herkesi bilmeyenleri de kendilerini düzeltmedikleri takdirde bu camiaya ben lanse edeceğim. Ben o odalardan alnımın akı, vatanseverliğim, mutfağıma olan aşkım ve sorumluluğum ile dışarıya çıkarken siz içeri giriyordunuz! Unutmayın. Ben 24 sene önce (
mesleki özgeçmişimi dikkate aldığımda) 5 yıldızlı 1200 kişilik hotelde Aşçıbaşı olarak 45 kadromla misafir ağırlarken siz daha 10 sene öncesine kadar 10 masalı restoranlarda mutfak şefi bile değildiniz !!!
“Tilkiyi çok akili diye tavuk kümesine bekçi yapmazlar” dostum, Kendinize gelin ve sorumluluklarınızın farkına varın. Benimde birçok ülkede emrime nazir arabam ve arabalarım var, hem de size promosyon olarak verilen markaların babalarından… Ama ben kendi paramla aldım. Öyle sizin gibi bedava havadan değil. Gerçi bedava da değil yani hakikinizi vermek gerekirse karşılığını iyi veriyorsunuz.
Ey ülkemin saygıdeğer “TÜM” aşçı dernekleri ve federasyonları; Bir kabzımal hakaret etti diye mahkemeye verdiniz, adama demedik laf bırakmadınız, iyi de yaptınız helal olsun. Yahu bizim mutfağımızı satıyorlar görmüyor musunuz, niye sessiz kalıyorsunuz arkadaş mutfağımızı satıyorlar, lezzetlerimizi kendi hazır ürün paketlerindeki kendi lezzetlerini endeksliyorlar, senin mutfağını uzun vadede yok etmek istiyorlar, gözünüzün önünde KÖRMÜSÜNÜZ? Siz bizim mutfaktan, bizim milletten değilmisiniz? Bari bu yabancı marka tanıtımlara KURUM olarak sizler dahil olmayın!
Dünyadaki Türk nüfusu 280.000.000 ‘dur, Müslüman nüfusu ise 1.8 milyardır. Sizce bu kadar büyük rakamları bizim dikkate almamız gerekmez mi ? Hem bu kadar aşçı derneği ve federasyonu Bizde Türkiye aşçılık camiası olarak “Türk devletleri” ‘nin aşçıları arasından yılın belirli bir zamanında Kendi “üstadan-ı matbah-ı has-ı, Matbah ‘ımızı has” ustamızı seçemez miyiz? Mutfağımız ve bize ait unvanımız ile Dünya Gündemine gelemez miyiz? Kendi aramızda ödüller alıp veremez miyiz? 4 tane Avrupa ülkesinin ardına takılmış gidiyorsunuz ! bu ülkelerin ENİ NEDİR BOYU NEDİR -ki bizim nüfusumuzun ve tarihi geçmişimizin yanında !!!
Kaybettiğimiz zaman yeter, zaman aslımıza sahip çıkarak onu yeniden öğrenip yaşatmak ve geleceğe taşımak zamanı. Ama bu konuda tek başıma yalnız olduğumu sanmıyorum. Memleketimin aşçıları yürümüş olduğum bu yolda beni yalnız bırakmayacaklardır. Ama mutlaka sizin gibi mutfağını satanların yanında da yürüyenler de olacaktır…
Şimdi Soruyorum,
Popüler Olmakmı Önemli? Bilgili Olmakmı Önemli? Yapmayın bunları, ülke mutfağımızın değerleri iki çift ayakkabıya, bir cep telefonuna, litrelik bir viski şişesine, bir bıçak setine satılamaz. Bu mutfak bizden sonraki gelecek nesillerimize lazım… Geçmişten aldığımız mirası gelecek nesillerimize teslim etmek mecburiyetindeyiz.
Benim ülkemin mutfağının menfaatleri sizin şahsi menfaatlerinizden daha önemlidir. Kendinizi şahsiyetinizi, onurunuzu satabilirsiniz beni, bizi ilgilendirmez…. Ama benim, bizim ülkemizin mutfağını, özelliklerini, korumayıp, geleneksel lezzetlerimizi; İsrail, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda’nın ürettiği hazır markalara indekslemeye çalışırsanız sizinle her kulvarda ve her şekilde uğraşırım….
Acaba Başka Mutfaklara Özenti Bir Hastalık 'mı Sizce? Söz konusu bu şahsiyetsiz ve onursuz Türkiye düşmanı, mutfağımızın 2000 yıllık lezzetlerini kendi hazır marka ürünlerine endekslemek isteyen markalar;
Birinin altına 2 yıllığına Mercedes vermişler diğerinin altına 2 yıllığına Peugeot, bir diğerinin altına ise yine 2 yıllığına Nissan marka araba. Bildiğim kadar ile bu markalar le sizin aranızda baba oğul bağı yok, akraba olma ihtimali yok. O zaman bu hediyeler size niye geliyor?
Hiç lafımı da esirgemiyorum üstüne alınan suçludur, yarası olan gocunur. Bu işleri kim yapıyorsa sözlerimin muhatabı odur… Kuyuya çıkarasınız diye taş atmıyorum ben. Kuyuya çıkarmak için uğraşsınlar diye taşı atanı akli başına gelsin diye ben kuyuya atıyorum bu yazımla…
Ülkemde Türk mutfağından görünüşte o yabancı ülke mutfaklarının ve market raflarında hazır sos ve ürünlerinin şarkılarını söylediğiniz için! Orkestra ve saz arkadaşlarınız da sizi alkışlayanlar! Ama o sizi alkışlayanlar kardeşlerim iyi niyetli, çünkü gerçeği bilmiyorlar. “COK SAFLAR” Çünkü ceplerine giren bir lira bile yok. Size inanmışlar. Ama siz de deveyi hamudu ile yutmayın be kardeşim…
Birine 2 yıllığına çengelde ev, diğerine 30.000 baskı kitap, editör, vs. bir diğerine 45.000 baskı kitap, Masrafları, bir diğerine, yabancı zincir marka restoran dan küçücük bir % ortaklık… hangi birini diyeyim… Bizde hain bitmez…. Siyasette de, meslekte de, caddede de sokakta da…. Sözüm ağırdır biliyorum. Ama mutfağımın hainisiniz kardeşim… Kefereye küfretmek günah değildir!
Sözüm muhatabınadır herkes kendini çok iyi bilir, herkes herkesi de camiada çok iyi bilir esasında ama bazı konuları ve kişileri görmek ve bilmek istemezler nedense. Ben bilmem gerektiği kadarını bildiğime inanıyorum ve diyorum ki daha fazlası, daha fazlasında saklı;
Niyedir bilmem ama bana ait olan kullandığım ve faydalandığım her şeyi ben aldım. Acaba bana niye vermediler, veremediler bu promosyonları? Unutmayın; rahmetli Nejat Uygur tiyatrosundaki gibi; bu karakolda sizden kültürlü birileri var! İsin acı olan kısmı onu canınız sıkılınca istediğiniz yere sürgün edemeyeceğiniz biri var… sözüm ülkemdeki mutfak camiasının kurum ve kuruluşlarındaki en alt yetkilisinden en üst yetkilisine kadar geçerlidir…
Mutfağımızda ve
camiamızda zor bir imtihan yılı olmakla beraber, Siz hain olduktan sonra kucaklayan çok olur, siz onursuz olduktan sonra kendine ve şahsiyetinize göre onurlandıran çok olur, siz essek olduktan sonra sırtınıza semer vuran çok olur, siz onların şarkılarını söylediğiniz sürece ağzınıza gem takan çok olur, siz birilerinin yaverliğini yapmaya meyilli olduğunuz takdirde size görev veren çok olur, siz sizden olanları tuzağa düşürmek istediğiniz sürece (ağa bağlanarak öten ve diğer keklikleri sesi ile tuzağa çağıran hain keklik misali) sizlere promosyon veren çok olur…
Sizler avcının tuzağa bağladığı keklik’ siniz memleketimin mutfağında. Hakaret olarak algılıyorsanız evet hakaret ediyorum. Kardeşim gidin Fransız, İtalyan, Amerikan, alman şefiyim şeklinde adlandırın kendinizi saygı duyarım ne idiğiniz belli olur. Ama Türk mutfağı şefiyim deyip hainlik yapmayın mutfağımıza. Karşınıza dikilir bu memlekette birileri.
Hatırlatmak isterim; Bizim yaptığı osmanlı sofrasına 2,5 litrelik cococola şişesi diken ve Osmanlı Saray mutfağı sofrası yaptım diye cococola şişesi ile poz veren dünyaca ünlü şeflerimiz var! Peki dünyaca ünlü osmanlı mutfağı şefimizin mis gibi osmanlı şerbetlerinden haberi elbette var! Demek ki neymiş osmanlı sofrasında cococola içilirmiş! Şimdi anladınızmı yukarıda bahsettiğim konuların ehemmiyetini ve yahudi yavrusu Lawrens' leri...
Yukarıda belirttiğim hainlikleri yaptığınız takdirde konuya vakıf bilgili insanların yanında onursuz, şahsiyetsiz, kimliksiz olarak bilinirsiniz. Bu devletin size sadece kimlik verdiği için bizim kültürümüze ait olduğunuzu sanmayın. Eğer bu ülkenin ismi geçtiği anda damarlarınızdaki akan kanı hissedip, özünü gidebiliyorsanız ve onu yaşatabiliyorsanız o kimliği hak ediyorsunuz demektir. Vatan hainliği ile mutfağınıza, kültürünüze hainliğin "
Herkes Yediğinden İkram Eder" misali pek fazla bir farkı olmadığını belirtmek isterim.
Mutfak camiamıza saygılarımla….
Koord. Şef Ahmet ÖZDEMİR
Uluslararası Ve Kıtalararası
Restoran Danışmanı Ve Mutfak Danışmanı
Osmanlı Ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi
Önemli Not:
Acaba diyorum gelecekte devlet görevlilerimiz, cumhurbaşkanımız, turizm bakanlığı ve bağlı ajansları bu Lawrens’ leri Dünyada Türk mutfağı tanıtımları ile görevlendirir mi?