Ama bu projenin sonunda gezdirdikleri herhangi bir resmi nüfus kaydı bulunmayan bu insanları ana vatanlarına yani kendi doğal hayatlarına geri getirip bıraktıkları zaman gömleklerinin düğmesini bile açmadan yırtarak üzerlerinden çıkarıp ormana savurdukları ve bellerine bağlı bir telle kendi geleneklerine göre erkeklik organlarını kalıplaşmış o telin içeresine koyarak muz yapraklarından ve ağaç dallarından yaptıkları kıyafetlerle kendi hayatlarına geri istedikleri gözlenmiştir. Enteresan...
Esasında Malezya sadece kanunlar, krallıklar, sultanlıklar, modern bir kaç tane şehirden ibaret değil. Hatta uluslararası camiada bilinmeyen yüzleri ’de var. Yani her ne kadar önemli ve dünyaya örnek şehirleri olsa da, halledemediği bazı hususlar hükûmeti dünya camiasında rahatsız etmeye devam ediyor.
Her ne kadar hükümet ve televizyon programları vahşi doğadaki insanları modern hayata kavuşturmak isteseler’ de bu konu hakkında fizibiliteler hazırlanarak sanıldığı kadar kolay bir şey değil diyorlar. Ülke nüfusunun tahmini kayıtlara göre belirli bir oranında vatandaşların nerede ve nasıl yasadıkları bilinmiyor.
Eğer özel aracınızla ülkenin iç kesimlerine doğru yola çıkarsanız belirli bir mesafeden sonra ana yollarda Popoları muz dalları ile kapatılmış, elinde ağaç dallarından ucu sivriltilerek yapılmış mızraklarla önünüze atlayan insanlarla karşılaşacaksınız. Eğer’ ki yanınızda buraları bilen insanlar varsa size özellikle “lütfen durmayın! Devam edin” diyeceklerdir. “Delidir ne yapsa yeridir” lafı burada devreye giriyor ve bu insanların ne yapacağı hiç belli değil. Ama bu insanlar deli değil bunların yasam tarzı bu.
Tamamen ormanda büyümüş hiç bir eğitimi yada resmi kaydı bulunmayan insanlar. Onun içinde istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. Hatta ve hatta kereste kesmeye gelen devlet ve özel sektör isçilerinden bir zamanlar haraç almışlar. Ülkenin en ayıp yüzlerinden biriside işte bu konu. Hatta ana yollarda ve ormanda karşılaştıkları insanları bile gerektiginde öldürüp ormandaki vahşi yaşamlarına geriye dönerek hiç bir şey olmamış gibi günlük islerine devam edebiliyorlar.
Bunun dengesizliğin en önemli kaynağı devletin böyle bir bilinmeyen grubu ve grupları kayıt altına bile alamaması. Daha önce böyle 24 kişilik bir kaç tane grubu tespit ederek ilgili televizyon programı ayni zamanda devlet desteği ile bir çalışma yapmış. Bu grubu özel bir programla İngiltere, Amerika, Fransa gibi ülkelerde limuzinlerle gezdirerek, en güzel uçaklara bindirip, en güzel restoranlarda yemek yedirerek günlük modern hayata kazandırmak için bir proje hazırlamış. Hazırlanan projeyi uygulamayı da basarmışlar.
Ama bu projenin sonunda gezdirdikleri herhangi bir resmi nüfus kaydı bulunmayan bu insanları ana vatanlarına yani kendi doğal hayatlarına geri getirip bıraktıkları zaman gömleklerinin düğmesini bile açmadan yırtarak üzerlerinden çıkarıp ormana savurdukları ve bellerine bağlı bir telle kendi geleneklerine göre erkeklik organlarını kalıplaşmış o telin içeresine koyarak muz yapraklarından ve ağaç dallarından yaptıkları kıyafetlerle kendi hayatlarına geri istedikleri gözlenmiştir. Enteresan olan hiç biri modern hayati istememişler.
Esasında çok fazla ülkenin içerilerine’ de girmeye de gerek yok, memlekette medeniyetin büyük şehirler dışında nasıl işlediğini görmek için. Bazen büyük şehirlerin bile kenar mahallerinde birkaç lokantaya gittiğiniz zaman halen elleri ile yemek yiyen ve yemekten sonra ellerinin yağını kollarının altına silerek temizleyen insanları, gömleklerinin kol kısmı ile masaları temizleyen garsonları, sadece beline bağladığı küçük bir çarşafla adeta çıplak çalışan aşçıları, görebilirsiniz. Tabi bunları görmeye miğde’ niz dayanabilirse.
Kaşık kullanamıyorlarmış çünkü dişlerini kırıyorlarmış kaşık kullanınca, alışmadıkları için çatur çutur dişlerine vuruyorlarmış kaşığı. Çatalın zaten lafını etmeye gerek yok. Tabi bu anlattıklarım ülkenin fakir şehirlerde ve büyük şehirlerin varoşlarında halen uygulanan bir kaç gerçek.
Yani her zaman dünyanın her yerinde karşılaşılabilen Yaşam Özelliklerinde (+) ve (-) kutuplar normal burada da mevcut. Lüks zevki sefa içeresinde milyon dolarlık evlerde kalarak milyon dolarlık arabaları olanlar ve daha hayatında pirinçten başka yemek yememiş ata eşeğe binmeye devam ederek toprakta yatan insanalar. . Dünya var oldukça bana göre bu kutuplarda var olmaya devam edecek...
Koord. Has Aşçıbaşı & Exc. Chef | Ahmet Özdemir | Osmanlı Saray Mutfağı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi | Uluslararası Ve Kıtalararası Restoran Danışmanı Ve Mutfak Danışmanı