"Roma Bir Günde Kurulmadı" Sözü Ne Anlama Geliyor?
"Roma Bir Günde Kurulmadı" ifadesi, tarih boyunca özellikle Batılı "sömürge devletlerinin" popüler hale getirdiği ve toplumların motivasyonunu düşürmek için kullandığı bir slogan olarak tanımlanabilir. Bu söz, Doğu'daki sömürge ülkelerinde çalışkanlık, üretkenlik ve başarıyı baltalayan bir anlayışın parçası haline gelmiştir.
Sömürgecilik ve Toplum Mühendisliği
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, gelişmiş Batılı ülkeler, sömürge ülkelerinin gelişmesini engellemek amacıyla bu ve benzeri ifadeleri yaygınlaştırmıştır. Bu söz, adeta bir "atasözü" gibi benimsenmiş ve toplumların zihinlerine yerleşmiştir. Ancak bu, Batı'nın sistematik olarak uyguladığı "toplum mühendisliği" stratejilerinin bir yansımasıdır.
Gelişmiş Ülkelerin Zenginliği Nereden Geliyor?
Avrupa'nın bugün sahip olduğu ekonomik zenginlik ve altyapı nasıl sağlandı? Avrupa ülkelerinin 100 yıl çalışsa dahi elde edemeyeceği zenginlik, sömürgecilik yoluyla kazanılmıştır. Peki, bu süreçte Batı gerçekten adaletli ve demokratik bir yapı mı sergiledi? Yoksa bu, kendi çıkarlarını korumaya yönelik bir yanılsama mıydı?
Bugün hâlâ İngiltere'nin vali atadığı ülkelerin sayısı, bu sömürgecilik düzeninin boyutunu ortaya koymaktadır. Avrupa'nın "demokrasinin beşiği" olduğu iddiası, Batı'nın kendi yarattığı bir mit olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu demokrasi ve adalet anlayışı, yalnızca Batı'nın çıkarlarını korumaya hizmet eder.
"Roma Bir Günde Kurulmadı" Sözü ve Algı Yönetimi
Bu ifade, aşağıdaki şekillerde toplumları etkilemek için kullanılmıştır:
İnsanların başarısız olduklarında pes etmeleri için bir gerekçe sağlar,
Çalışmayı ertelemek veya işten kaçmak için bir bahane sunar,
Sömürge ülkelerindeki bireylerin motivasyonunu kırar ve üretkenliklerini azaltır,
İşverenlerin işçilerine baskı yapmasını engelleyen bir araç olarak işlev görür.
Bu bağlamda "Roma Bir Günde Kurulmadı" ifadesi, bireyleri ve toplumları gelişimden alıkoyan bir manipülasyon aracına dönüşmüştür. Peki, neden Roma'nın birkaç günde yakılıp yıkıldığı konuşulmaz? Gerçekten dikkate alınması gereken slogan, "Başarmak için durmadan çalışın" olmalıdır.
Sömürgecilik ve Çalınan Değerler
Batılı sömürgecilik sistemi, bir ülkenin sadece kaynaklarını değil, aynı zamanda toplumlarının geleceğini de çalmıştır. Çalınan bu değerler, ülkelerin ve halklarının ekonomik ve sosyal kalkınmasını engellemiştir. Bu anlayışı göremeyen bireyler, kendi ülkelerinin zenginliklerini koruma bilincinden yoksun kalmıştır.
Ülkelerinden çalınan değerlerin önemini anlayamazlar,
Milliyetçilik ve devletçilik bilincinden uzaktırlar,
Asimile edilmiş ve kontrol altında tutulmaktadırlar,
Eğitim sistemleri, toplum mühendisliğinin bir aracı olarak kısıtlanmıştır.
Batı'nın Adalet ve Demokrasi Anlayışı
Batı'nın "adaleti" ve "demokrasisi" yalnızca kendi çıkarlarını korumaya yöneliktir. Doğu toplumları, Batı tarafından uygulanan sistematik sömürü politikalarının farkında olmadan, onları kurtarıcı olarak görme yanılgısına düşmektedir. Oysa Batı'nın ayakta kalmasını sağlayan, Doğu'dan çaldığı kaynaklar ve değerlerdir.
Bu durum, toplumlar üzerinde yaratılan "celladına aşık olma" hastalığının bir sonucudur. Batı, toplum mühendisliği stratejileriyle Doğu'nun eğitim, kültür ve sosyal yapısını kendi çıkarlarına göre şekillendirmiştir.
Toplum Mühendisliği ve Eğitim
Batı'da bireyler 60-70 bin kelime ile eğitilirken, sömürge ülkelerinde bu rakam 5,000-7,000 kelime ile sınırlıdır. Bu, bireylerin düşünce kapasitelerini kısıtlamayı hedefleyen bir politikadır. Ancak asimile edilmiş bireyler, bu kısıtlamaların farkında olmadan kendilerini özgür ve akıllı sanırlar.
Sonuç: Haklarımıza Sahip Çıkmalıyız
Toplumların ve bireylerin çalınan değerlerini geri kazanması, gelecek nesillerin refahı için hayati önem taşır. Kendi değerlerini koruyamayan toplumlar, bu değerleri torunlarına miras bırakma bilincinden yoksundur. Sömürgecilik tarihinin farkına varmak ve buna karşı bilinçli bir duruş sergilemek, her bireyin sorumluluğudur.
Koord. Şef Ahmet ÖZDEMİR