Günümüzde gastronomi şehri olabilmek ve gastronomi turizminden pay alabilmek için çok büyük projeler hazırlanıyor. Eğer bir yerde hareket varsa emin olunuz ki mutlaka siyaset vardır. Bu bazen ilgili bölgelerin menfaatine hizmet etsede, bazen de gastromilliyetçilik açısından tam aksi doğrultasında da gerçekleşebiliyor. Her ülkenin Mutfağında ve gastronomi çalışmalarında da dolayısı ile pozitif ve negatif ölçülerde "siyaset" vardır. Her geçen günde mutfaktaki siyaset artmaya..
Mutfakta Siyaset Varmı'dır?
Son 25 yılı dahi dikkate aldığımız Türkiye kadar olmasa'da dünyanın her ülkesinde aşçı dernekleri, federasyonları ve konfederasyonları hızla çoğalmaktadır. Aynı ölçüde mutfak ve yemekle ilgili tv programları ve yemek yarışmalarının hızına yetişilemiyor adeta.
Yerli ve yabancı gıda markalarının destek ve katkıları ile gastronomi organizasyonlarının yanı sıra unesco yaratıcı şehirler ağına girebilmek için çok büyük sermayeler harcanıyor.
Günümüzde
gastronomi şehri olabilmek ve
gastronomi turizminden pay alabilmek için çok büyük projeler hazırlanıyor. Eğer bir yerde hareket varsa emin olunuz ki mutlaka siyaset vardır. Bu bazen ilgili bölgelerin menfaatine hizmet etsede, bazen de gastromilliyetçilik açısından tam aksi doğrultasında da gerçekleşebiliyor.
Her ülkenin Mutfağında ve gastronomi çalışmalarında da dolayısı ile pozitif ve negatif ölçülerde "siyaset" vardır. Her geçen günde mutfaktaki siyaset artmaya devam etmektedir.
Ev Mutfakları, Otel Mutfakları Ve Restoran Mutfaklarında kısa başlıklar adı altında bazı örnekler vermem gerekirse;
* Her türlü sebze ve meyve fiyatlarının konuşulduğu,
* İçecek fiyatlarının eleştirildiği,
* Et fiyatlarından hükümetlerin suçlandığı,
* Çalışan maaşlarının yetersizliğinden şikayet edilmesi,
* Yağ ve diğer ana temel gıdaların karaborsaya düşmesi,
* Hayat pahalılığının ilgili devlet kurumlarının başarısızlığına mal edilmesi,
* Yükselen fiyatlar ile hükümetlerin iktidarlarının tehlikeye girmesi,
* Gıda ürünlerinin pahalılıklarından dolayı gösteri ve protestoların düzenlenmesi...
---gibi faaliyetler gerçek siyasetin ve siyasi iktidarların yolunun mutfaktan geçtiğinin işaretleridir. Tenceresi kaynamayan dünyadaki her ev ilgili hükümetleri yok eden en büyük yangınların ilk kıvılcımlarıdır. Mutfağa siyaset sokmayın, Mutfakta siyaset yoktur diyenler bu küçük kıvılcımların çıkaracağı en büyük yangınlarda yok olacak sermayesi olanlardır. Her mutfakta siyaset vardır.
Ticari Mutfaklarda Konuya Diğer bir Açıdan Bakmamız Gerekirse;
Uluslararası gastronomide mutfakta siyasetin en somut hallerini gördüğümüz ispanya ve fransa ekolü 2022 dünya gastronomi trendleri makalemde de belirttiğim gibi bana göre son 10-15 yılını yaşıyor. Gastromilliyetçilik akımlarının dünya kamuoyunda daha da yaygınlaşması ile birlikte insanlara dayatılmaya çalışılan mutfak akımları kaybedecek ve yerel önümüzdeki 5 yıl içerisinde adeta bir kabak çiçeği gibi açacak..
Aynı ekolün değerlendirme kuruluşu olan ve mutfakta siyasetin assolisti Michelin bu sürede ya daha dürüst ve samimi olup prensiplerini değiştirerek yelpazesini genişletecek yada popülerliğini ve güvenilirliğini çok büyük ölçüde oda kaybedecek.
Buna bir örnek vermem gerekirse bana dünyada miçhelin yıldızlı bir "helal" restoran gösterebilirmisiniz? Peki bu dünyadaki helal restoranların hepsi bu yıldızı alamayacak kadar başarısız mı? Hayır. Miçhelin yıldızlı restoranlardan daha başarılı ve daha lüks olanlarda var. Peki neden verilmiyor sorusunun cevabını yukarıda çok detaylı bir şekilde açıkladım...
Dünyada aşçılık ve gastronomi konusunda dahi en prestijli ülkeler ait olan okullar dahi bunu kabul etmemekle birlikte maalesef gastronomideki siyasetin ait oldukları gastromilliyetçilik şemsiyesi altında vazgeçilmez yeni mutfak akımlarındaki bir figüranı ve parçasıdır. İlgili muhatapları tarafından şimdi ve gelecekte gerektiğinde altyapıları gastromilliyetçilik esaslarında faydalanılmak üzere tesis edilmiş olmakla birlikte bu tür kullanımlarada elverişlidir.
Bu konuda gastronomide haçlı seferlerinden mutfağımız galip çıktı isimli bir makale kaleme almıştım. Toplumun bir parçası olarak gastromilliyetçilik konusunda ödün vermemekte fayda var. Her coğrafya ve her devlet kendinden olanı korumakla görevlidir.
Saygı duyulduğu takdirde saygı duymak insanlığın da vasıflarından olsa gerek. Ayrıca
Dünyada Türk mutfağını ve
Türk mutfak kültürünü dikkate almamız gerekirse, Dünyadaki her toplum gibi önce biz demesini öğrenmeliyiz ve önce kendimizden olanı keşfetmeliyiz. Daha sonra ise dünyada bulunan başka coğrafyalar ve başka mutfaklar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmalıyız.
Unutmamamız gerekirse yukarıda vermiş olduğum örneklerde de çok net bir şekilde belirttiğim gibi geçmişte olduğu gibi eğer birileri çıkarda günümüzde "mutfakta siyaset olmaz, siyaseti mutfağa sokmayın" diyorsa eğer bilinki mutfaktaki siyasetin en alasını o yapıyordur, yada mutfakta siyaset yapan gıda markalarının bir piyonu veya sözcülerinden biri olmakla birlikte bu konuda ciddi menfaatleri vardır. Gastronomide siyaset ve mutfakta siyaset kavramlarını önümüzdeki yıllarda çok daha faz duyacağımız bir gerçek.
Ayrıca diğer gerçeklerden biri de gastromilliyetçilik kavramı ve değerleri...
Her kes kendi mutfağını ve mutfak kültürünü benimser ve daha yukarıda tutarak daha fazla değer verir. Bu konuda akademik bilgiler ve araştırmalardan doğan sonuçlar hakkında bilgisi olanlar daha seviyeli değerlendirmeler yapsalarda aidiyetlik duygusu mutlaka bir yerlerde kendini gösterecektir. Gastromilliyetçilik en belirgin örneklerini uluslararası siyasette gastrodiplomasi ile varlığını daha çok göstereceği gibi önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacağı bir gerçek.
Gastromilliyetçilik Kavramında Sonuç Olarak Genel Bir Değerlendirme Yapmam Gerekirse;
2022 dünya yemek trendleri & restoran trendleri isimli makalemde de belirtmiş olduğum gibi yeni
pişirme teknikleri ile mutfak kültürlerinde bir çok yemeği geliştiren yenilikçi şefler disiplini elden bırakmamaktadırlar.
Her ne kadar sunum tekniklerinde yenilikler olsa’da bunlar sadece bazı özel restoran ve otel menülerinde kaldığı gibi geleneksel yemek kültürünü toplumun çoğunlukta rağbet gösterdiği esnaf lokantaları, gelenekseli koruyan etnik restoranlar, şölen ve şenliklerde yapılan yemek gelenekleri korunmaktadır.
Sağlıklı beslenme odaklı yerel ürünlerin rağbet gördüğü geçmişe dönüş günümüzde yeni gastronomi trendleri arasına girmiş durumda.
Bu anlamda uluslararası zincir markalar’da mecburen menülerini hizmet vermiş oldukları bölgenin yöresel mutfak ürünleri ile güncellemek zorundalar. Kruvasan'nın tarihine baktığımız zaman 13. Yüzyıl dan itibaren Avusturya'da farklı şekillerde yapılmıştır.
Gastromilliyetçilik Ve Aidiyetlik Örneğinde Avusturya'da Biriken Avrupa Orduları Üzerinde Denenen Düşmanın Simgesini Bir Ekmek Olarak Yemek Ve "Yenmek" Psikolojisi...
1683' bir gastromilliyetçilik örneği ve siyasetin mutfağa yansımalarının bir örneği olan Avusturyalı fırıncıların osmanlı askerlerinin simgesi olan ve ilk defa "hilal" şeklini vererek bir ekmek (kruvasan) şeklinde Avusturya da birleşen Avrupa ordularının askerlerine cesaret verebilmek için
--Türkleri yiyerek bitireceksiniz diye ikram etmeleri ve o günden sonrada başta Fransa, ingiltere ve çeşitli Avrupa ülkelerinde "kruvasan" hilal şekli ile en sevilen lezzetlerden biri haline gelmiştir ve sonrasında şekli hiç değişmemiştir.
kruvasan hakkında Enteresan olan;
kruvasan'ın tarihini bilmeden Türkiye'de en lüks restoran ve otel menülerinde kruvasan'ın en başta olması ve en sevilen pastahane ürünlerinden biri olarak Türk halkının aklına kazınması ne kadar üzücü? Onlar bunu yaparken siyaset olmuyorda yok sa işin gerçeğini ben dile getirdiğim zaman mı siyaset oluyor?
Ya Winston Churchill ismini içecek menülerimizde maden suyu ve limmondan içecek yaparak bunun ismine'de "Winston Churchill" diyerek yaşatanlara ne demeli? Peki Türkler için, Türkiye için ve Kurtuluş savaşında Türkiye'ye vermiş olduğu zarardan dolayı ödül üstüne ödül alarak tarih kitaplarına altın harfler ile yazılan Winston Churchill'i Türkçe içecek menülerinde yaşatmanın nasıl bir manası olabilir acaba?
Winston Churchill içeceğini menülere koyanları'mı suçlamalıyız, yoksa bunu içenleri mi? Peki ingiltere'de böyle bir içecek var mı?
Gastromilliyetçilikte bir toplumun beyni böyle yıkanır işte... Gastromilliyetçilikte bunun adı muhteşem bir toplum mühendisliğidir. Cahil ne kadar medeni ve zengin olursa olsun cehaleti ile ezilmeye ve aşağılanmaya mahkumdur. Modern ve medeni olmak kişinin cahilliğini gidermez.
Kendi tarihini ve kültürünü bilmeyen insana cahil denir. Bu cahiller zaman zaman üzerlerinde uygulanan toplum mühendislikleri ile "cellatlarına" aşık edilirler. Yukarıdaki kruvosan ekmeği ve Churchill içeceği bunun örneklerinden sadece ikisi'dir.....
Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR
Osmanlı ve Türk mutfağı Dünya Gönül Elçisi
Uluslararası Gastronomi ve Mutfak Danışmanı
Önemli Not:
"Gastromilliyetçilik & Mutfak Kültürü Milliyetçiliği Nedir?" Makalesinin tamamını aşağıdaki orijinal metinden okuyabilirsiniz...