CT. New Haven’ dan Kaçak Bir Meksikalı Öyküsü

Bir gün sabah işe geldiğimde Orlando hem bulaşıkları yıkıyor hem de “çikiitoo, çikiitoo” diye ağlıyordu. (Yöresel dillerinde küçük bebeğim anlamında) ne olduğunu sorduğumda yutkunarak 11 aylık bebeğim ölmüş. Dedi. Kaçak isçi olduğu için memleketine gitse geriye gelme şansı yoktu. Bütün ailesinin Amerika’daki umuduydu Orlando, onlar için günün birinde zengin birisi olarak Meksika’ya dönecekti, ama şimdi değil. İstirahat için eve gitmesini söylediğim zaman paraya ihtiyacı olduğunu, çalışmadığı..
7/27/2016 12:00:00 AM
CT. New Haven’ dan Kaçak Bir Meksikalı Öyküsü

West haven da Turkish Kebab Hause da değeli arkadaşım İhsan Kuru ile kontratım bittikten sonra yakın bir şehir olan New haven da en geniş konsepte sahip bir yunan restoranının menüsünü düzenleyerek çalışma sistemi geliştirip cirosunu yükseltmek için bayan Agnes ile 3 aylığına kontrat yaptım.

 

personellerim arasında Meksikalı Jd. Orlanda perez diye yüz siması, bıyıkları, davranışları tamamen Türk e benzeyen bir personelim vardı. Çok çalışkan biri olması ve Türk e benzemesi onunla daha fazla samimi olmama ve işi öğretmek açısından ona değer vermeme tercih sebebi oldu. Dolayısıyla her zaman ona ismiyle değil de İspanyolca da hemşerim anlamına gelen “paisano” diye hitap eder oldum. 

 

Orlando abisi ile Meksika sınırından Amerika ya kacak giriş yaparken dağlardaki Texas lı faşistler tarafından uzak mesafeden abisi vurulmuş. Kendisi kaçmayı başardığını ve kurtulduğunu anlatırken gözleri doluyor, cümlelerin arasında yutkunuyordu içten içten. Şimşekler çakıyordu adeta gözlerinde o anı yasarmış gibi. Orlando mutfakta her işe bakardı, hiç bir şeyi söyletmezdi, karınca gibi hiç durmazdı. Bizdeki “az is çok para” mantığı onlarda tam tersine “çok is az para” anlayışına dayanan çalışma hırsı vardı. Hatta iş zayıf olduğu zamanlar bile boş oturmazlar, mutfağın duvarlarını, tavanlarını silerlerdi...

 

Bir gün sabah işe geldiğimde Orlando hem bulaşıkları yıkıyor hem de “çikiitoo, çikiitoo” diye ağlıyordu. (Yöresel dillerinde küçük bebeğim anlamında) ne olduğunu sorduğumda yutkunarak 11 aylık bebeğim ölmüş. Dedi. Kaçak isçi olduğu için memleketine gitse geriye gelme şansı yoktu. Bütün ailesinin Amerika’daki umuduydu Orlando, onlar için günün birinde zengin birisi olarak Meksika’ya dönecekti, ama şimdi değil...

 

İstirahat için eve gitmesini söylediğim zaman paraya ihtiyacı olduğunu, çalışmadığı takdirde ücret alamayacağı için çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Tutumlu olmasından dolayı sigara bile almaz tütün sarardı kibrit çöpü inceliğinde adeta. İki tane sigara sar dışarıya çık geliyorum dedim. Bulaşıkları bıraktı ellerini kuruladı ve dışarda kar tipi olmasına rağmen sigaraları sardı.

 

Orlando ben patronla konuşacağım ve sen çalışmışsın gibi haftalığından kestirmeyeceğim git evine istirahat et. Dedim. Israr edince ve parasının haftalığından kesilmeyeceğini söyleyince ceketini giydi ve öyle bir sarıldı ki bana yürekten teşekkür edercesine – vemos mañana chef (yarın görüşürüz) diyerek başını eğdi evinin yolunu tuttu. Bir kaç gün içinde de toparladı kendini.

 

10 yada 15 gün sonra Orlando daha iyiydi. Hızlı bir çalışma temposunun yaşandığı bir günün sonunda “black bear” (Siyah Ayı) diye bir bara gittik. Biraz sohbet ettik ve onun mutlu olmasına, bazı şeyleri unutmasına sevinmiştim. Bir şeyler içtik ve benim ne kadar ev kirası verdiğimi sordu. 1200 $ dolar dedim. Sinirlendi, çıldırdı adeta küfürler etti havaya, nasıl verirsin o kadar parayı bir eve!!!  Diye.

 

Daha ucuz evlerden tutmalısın, benim iki haftalık gelirim o para, şeklinde konuşmalar yaparak sitem etti bana. 10 dakika sonra aklına bir şey geldi ve durdu. Bak şef önümüzdeki hafta Meksika’daki küçük kardeşim gelecek ve benim evimde kalacak, bunun karşılığında da toplam ev kirası  olan 400$ yarısını ödeyecek bana. 

 

Eğer dağlardan kaçak girerken yine dağlardaki Texas lı faşistler tarafından vurulmadan sınırı geçerse ev onun ona söz verdim, şayet kardeşim, abim gibi yolda vurulup ta buraya gelemeden ölürse sana söz veriyorum ev senin....  sözü beni çok etkilemişti. Ona dedim ki –kardeşin sağ salim gelir inşallah, ben evimden memnunum...

 

Amerika da mutfakların değişmez insanları para kazanabilmek için sınırı kaçak geçmeye çalışan Meksikalı, İspanyol, Portekizli, Guatemalalı, Ekvatorlu bir çok insan, insanlar hayatları pahasına neyi, neleri göze alabiliyorlar. Tek amaçları çalışmak ve paralarını yaptıktan sonra ailelerine, kendilerine göre zengin bir insan olarak dönebilmek...

 

Koord. Has Aşçıbaşı & Exc. Chef | Ahmet Özdemir | Osmanlı ve Türk Mutfağı Dünya Gönül Elçisi